Korumalı Evler projesi 2005 yılında Avrupa Birliği’nce kabul gördü. Proje ortakları Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, Hollanda Meerkanten Psikiyatri Hastanesi ve Hollanda HEAP araştırma şirketi olup, Avrupa Birliği MATRA fonlarından hibe ile 3 yıl süreli planlandı. Projenin uygulamaya konulmasından önce yoğun bir eğitim döneminden geçilerek, bir kısmı Hollanda’da olmak üzere çok sayıda eğitim çalışması düzenlendi. Meerkanten Psikiyatri Hastanesi çalışanlarından oluşan bir ekip Elazığ’a gelerek hastanede uygulanan projenin eğitimlerine bizzat katılıp Hollanda’daki modelin kurulmasında destek oldu. Eğitimlere psikiyatristler, psikologlar, sosyal çalışmacılar ve hemşireler katıldı.
2005 yılında hastane içerisinde beş bayan ve beş erkeğin kalabileceği iki ayrı ev, proje bütçesi tarafından tüm gereksinimler gözetilip tefriş edilerek ‘geçiş evleri’ adı altında açıldı. Yatarak ve ayaktan tedavi hizmeti alan hastalardan Seçim ölçütleri uygun olanlar, eğitim amacıyla, yaklaşık üç aylık süreyle geçiş evlerine alındı.
Hasta Seçim ölçütlerinin temelinde “ruhsal engelli bireyin sosyal katılım eksikliği ve bundan kaynaklanan sosyal izolasyonunun olup, sosyal ve bireysel işlevselliğinin günlük hayatını sürdürmeye yetmeyecek düzeyde olması ile birlikte bireyin ya da vasisinin onayının olması, barınma sorununun olması, aile desteğinin olmaması, geçmişinde suç işlememiş, adli bir olaya karışmamış olması, aynı evde kalacağı bireylerle yaş gruplarının ve tanılarının uyumlu olması, toplu alan kurallarına uyum sağlayacak beceride olup, rehabilitasyon süreçlerinden yararlanabilecek olması” yer alır.
Geçiş evleri, hastanın resosyalizasyon (toplumsal yaşama alıştırma, toplumsal yaşam kurallarını öğrenme: temizliğini yapma, beslenmesini düzenleme, sinema, tiyatroya gitme) ve rehabilitasyon (hastanın normal yaşama geçiş süreci, kendini ve toplumu tanıması, gereksinmelerini belirlemesi) süreçlerini geçirdiği evlerdir. Bu süreçte hastalara yalnızca gereksinimleri kadar destek verilerek kendi başına yetebilme becerisinin gelişebilmesi için olabildiğince az müdahale edilir. Zaman içerisinde hastalar günlük etkinliklerini kendileri planlayacak duruma gelmeleri konusunda eğitilir. Geçiş evlerinde yaşayan her hasta için hemşirelerce haftalık çalışma planı hazırlanarak günlük iş dağılımı belirlenir. Hemşireler bu plandaki uygulamaları izler. Böylece hastalar iş sorumluluğu almayı ve işi sonlandırma yeteneği kazanmayı öğrenirler.
2008 yılı Mart ayında projenin Hollanda desteğinin son bulmasıyla birlikte hastane yönetimi ve proje ekibi projenin hastanemizin kendi kaynakları ile sürdürülmesi kararı aldı. Hastanemize bağlı beş korumalı ev, iki rehabilitasyon amaçlı aktivite merkezi ve korumalı evlerde barınan 20 hasta ile hizmet vermeye devam etti. Her ne kadar iyi niyetler ve büyük gayretler gösterilse de, süreç içerisinde kronik ruhsal hastalıklara yönelik aşılması zor olan stigmatizasyon, bunun yol açtığı barınacak yer bulma ve yakın çevreleriyle iletişim kurmada hastaların karşılaştıkları sorunlar, finansmanın pratikte hastanemizce sağlanmasına rağmen teknik olarak birtakım engellerle karşılaşılması gibi nedenlerle korumalı evler projesi yaygınlaştırılamadı. Bu süreçte hastane dışında açılmış olan evler kapatılmış olup, halen hastane içerisinde yer alan iki evde kalan 12 hasta ile hizmet vermeye devam etmektedir.
Bugünkü haliyle korumalı evlerde bir uzman doktor, bir hemşire, bir sosyal hizmet uzmanı, bir psikolog görevlidir. Hasta seçim ölçütlerine uyarak evlere alınan her hastaya hemşire tarafından rehabilitasyon tedavi planı hazırlanmaktadır. Plan her hastanın kişisel gereksinim ve becerilerine göre, hastayla ilgili kişisel ve tıbbi bilgiler göz önünde bulundurularak, sağlıklı yaşam ve kişisel bakım, günlük etkinlikler, boş zamanlarını değerlendirme, sosyal ve ailesel ilişkiler, inanç ve ibadetler, ekonomik durum gibi konularda bireyin tanınması; gözlenen sorunları ve diğer profesyonellerin (psikiyatrist, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, din görevlisi) yardım alanları belirlenerek yapılır. Aylık ya da iki aylık sürelerle yapılan değerlendirme raporlarıyla, ilerlemeler gözden geçirilir. Hazırlanan haftalık planlarla hastalar arasında iş bölümü belirlenip, sorumluluk alma ve verilen işi takip etme yeteneklerinin arttırılarak, ev içerisindeki işleyişin sağlanmasına çalışılır. Sorumlu hemşire bu planı hazırlar ve uygulamaları izler; hastalar, sabah erken kalkarak temizliklerini yapmak, kahvaltılarını birlikte hazırlamak, yaşadıkları ortamı düzenlemek, günlük etkinliklere katılmak, ilaçlarını tam ve zamanında almak için yönlendirilir. Eksiklikler tüm grup ve her hasta ile ayrı ayrı konuşulur. Projedeki hastalar konser, gezi, tiyatro gibi etkinliklere grup halinde düzenli olarak katılırlar. Zamanla hastalar haftalık plana gerek duymadan görev ve sorumluluklarını kendi başlarına yapmayı öğrenirler. Korumalı evlerde kalan hastaların temel yaşam gereksinimleri için gerekli demirbaş eşyaları ve uzun vadeli erzak gereksinimleri hastane bütçesinden karşılanmakta olup, günlük gereksinimleri için kendi bütçelerini kullanabilmektedirler. Böylelikle para hesabı yapabilme, bütçe yapıp onu yönetebilme yetenekleri de gelişmektedir. Hastanemizde yatarak tedavi görmüş, sonradan proje kapsamında korumalı evlere alınıp rehabilitasyon programlarına katılan hastalar ile aynı tanı ile servislerde yatarak tedavi gören hastalar arasında sosyal beceri, iletişim kurma, kendi kendine yetebilme, aile ile ilişkilerin düzelip aile desteğinin artması, tedaviye uyumun artması ve buna bağlı olarak hastalık rekürrenslerinin azalması açısından büyük farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Korumalı evlerde kalan hastalar daha yakın takiple tedavi hizmeti alarak yeni ataklardan korunmakta, servise yatışları azalmakta, yeti yitimleri engellenip, üretken hale gelmeleri ile aile ve toplumun yükü de azalmaktadır.
Hastalarımızın çoğunun korumalı evlere ilk kabul aşamasında kişiler arasında iletişim kurmada sorunları olduğu ve ev içerisinde de benzer iletişim sorunları gösterip, zamanla toplu yaşamanın kurallarına uyum sağladıkları gözlenmiştir.
Ülkemizde bir proje olarak yaşama geçirilen ‘Korumalı Evler’ uygulaması, birçok ülkede ruh sağlığı sistemi içerisinde yıllardır vardır. ‘Elinden tutup, topluma katalım’ parolasıyla başlanan bu proje hastanemizde yatan birçok hasta için umut olmuş, ancak süreçte öngörülebilen ya da öngörülemeyen birtakım engeller nedeni ile ülke genelinde yaygınlaşamayıp, ERSHH ile sınırlı kalmıştır.
Şizofreni hastalarını damgalamak, toplumdan uzaklaştırmak yerine onların verilen eğitimlerle topluma yeniden uyumunun sağlanması ve kendi gereksinimlerini karşılayarak, yok sayılan ve tüketen bireylerden olmaktan çıkartılıp, kabul edilen ve üreten bireyler olarak topluma kazandırılması sağlanmalıdır.